28 Eylül 2011 Çarşamba

...MEY...

Hangi yaraya sürtünsem su yürümeyecek kasıklarıma...
Aldığın dölün hakkını verebilecek misin ?
gibi bakıyor sağır kulaklar...
Sokak ortasında elimi avuçluyorum..
Köşe başında avaz düşüncemin eti ;
_Ben meyden devrik olmadım...Devrilen cümlelerimin neşesi!...
Kırık dökük lambada ışık eksiği gece
Merdivenden eli usturalı deliler iniyor...
İn cin telaşta...
Ayaklarımın altı şarap yükseği...
Rahmimden taze kan akıyor...
O an başka şehirde bir kadın
Koşun diyor !!
Yazgısından yaralı bir kadın 
Almadığı günahlarını 
Doğuruyor...

27 Eylül 2011 Salı

...HEPSİ BU...

Yola düştüm
Gidiyorum...
Ruhum yollu belli ki...
Nerede canımı acıtacak bir çift göz
Orada duruyorum...
Anladım sonunda...
Ben hep Yaraya aşeriyorum...
Hepsi bu...

...GÖRÜŞÜRÜZ...

Alkol yağmurunda sabahı karşılıyorken şehir...
Sokak aralarında oyunlar oynanıyor ...
Evler ... odalar saçmış tüm gizlerini...
Orospum oynaşırken dudaklarını dudaklarıma sürtüyor ...
Çekiliyor sonra...
Ellerim ellerinden kayarken
Gözüne sokuyorum ederini...
Eğilim dudaklarına nefesimi veriyorum...
Sarsılıyorken yabancılığından ,
Gülümseyip sarıyorum kokumu boynundan omuzlarına...
Ölüyor sanıyorum ...
Tüller savruluyor...
O yüzü yüzüme dönük sarılmaya hazırlanıyor...
Ben üzerimi giyip ...
Gidiyorum...

...TIRNAK KESİĞİ...

Düşer ve Kalkar ...
Ağrılı bir aşktan geriye
Ağzına verdiğim etimin
Zehirli tadı kalır...
Dişlerinle bile kazıyamazken adımı...
Tek kıskaçlı kıskanç hayvanlar biriktirdim ...
sen giderken ...
tırnaklarımın altı üstü kör kesiğine yenildim...
sen giderken
Ben köşebaşı bekleyendim...
Ve şimdi kustuğun
Sana yeminli dilim...

...OTEL...

Boştu ...
Odalarından geçerken yokluğunu bırakıyordum ...
Parça parça dağılıyordu eksikliğin
Duvar duvar boyadım gidişlerini
Mora kırmızıya ...
Odalar büyüdü ...yokluk büyüdü ...suskunluk büyüdü...
Ben ev sandım ...
Otelden öteye gidemedi ...

...ASİT...

Can boğazıma dayandığında
Sigaraya uzandım...
Kükürtlenmiş acılarımdan bir kibrit çaktım
Parmaklarım yandı...
Dışarda yağmur...
Elimin yangınında kükürt kokusu ...
Asit ağlıyorum...

...KAN_GREN...

Küçük adımlarla kimse duymasın diye
İnce ince süzülmüş yürüyorken
Duvarda ki çerçevenin boşluğuyla sarmalandı adam
Durdu...
Nefes aldı...
O...kudu...
Yazdım ...
Yazı getirmiş yaran dediler !...
Günahı boynuna acılardan geçerken ,
Gözlerimde kanlı bir tavşan uykusu oldu adın ...
Ve kan gren yapıyor fotoğraflarda...
İçiçe girmiş acılardan üçlü sarılıyor ,
Korku ve koku dolu triplerden geçiliyorken
hiçbir fotoğraf basılmıyordu ...
Derin bir nefesle soluna dönüp yürümeye devam etti ...
Hiç...olmamış...gibi...

...HADİ...

Köşesini dönemediğim sokakların arasından geçip ;
Merdiven yukarı ...
Hep yukarı ....
Aralanmış kapılardan izliyorum
Aralık
Dudak aralarında
Ayrılık tadı bırakarak gelip geçiyor
Yanıbaşımdan ...
Aralık ayrılık...
Üşüyorum...
Ter ve kan ...
Sus veriliyor tüm şarkılarda ...
Kan ve koku ..
Kokuşmuş ne varsa
Hepsi aynı anda
Aynı yerdeler ...
Sesler nefes alıp veriyor ...
Kalabalık ve dar ...
Zaman bir sevişme mesaisinde ...
Sıcak ve ıslak
Bir hareket üzerine sürekli tekrar
Tüm yaşananlar ...
Yerden yüksek bir aşk içinde
Girilebilecek her şekile girdim ...
Üstümden geçen sevgilinin ;
Üstüne çıktım
Nefes ve kasılma...
Beden üstü el izleri
Pimi çekilmiş bir bombaydı
Aşk...
Bir sevişmede fişlendim ...
Mayıs ...
Mayışmış gündüz uykularıyla omzuma yaslanıyor ...
Kasılma ve hırıltı...
Geldim ...
Hadi bir daha ...

...ÖZELEŞTİRİ...

Ne vakit içimde bir iç taşısam
İçim taşar içime ...
Kıymeti bilinmez sevmeler büyütürüm
Önüm
Arkam
Sağım
Solum
Hep iç'te sobe...
Ezilsin diye doğurmadım
Hiç bir günü ...
Gözlerimin büyüyerek baktığı ne varsa
Adım adım geçti yüreğimden ...
Her adımı bende tırnak yarası ...
Zaman geçti ...
Güneş doğdu...
Değişen bir "tek" yok...
Ve bazen
Güneş doğsa ne
Doğmasa ne ...

...DUA...

Kim kaybetmişti ki
Ben bulacaktım...
Bulamadım...
Sonra ellerimi açtım
Tanrı ya
dedim ki ;
nereye gideyim ...
yolumu nasıl bulayım ...
hangi omuzdur O ...
bilmediğim ...
durup yaslanayım ?...
Günahların , dedi
aldıklarını bırak ta gel...
Ben
beni
kime
bırakayım ... dedim
Ağladım ...

...SÜRESİZ...

saatini tutmadım sessizliğin
kaç yoksunluk vakit geçti üzerimden ?
kesiğimin suyla buluşmasıydı
kapının ardından kapanması ...
en güzel ben dururdum ;
durdum !!!
bir baktım ...
kayboldum...
sıkıştırıp ellerimi
bacaklarımın arasına ;
koyu bir yalnızlık ki
önce sürükledim
sürüklerken
sürtünmeden geçtim...
bir yutkundum
süresiz
nefesini
tuttum ...

...BAZEN...

bazen
bir şarkıyı severim
bitene kadar...
bazen anlatmayı denedim
olduğu gibi ...
olmadı bazen ...bazen oldu ...
bazen olmuş gibiydi olmamışlar...
sonra bazen okudum okumadıklarımı
okunmamış çok şey kaldı geride ...
eskidiler çok sonra
ve bazen ben tüm eskileri çöpe attım ...
bazen rakıyı sevdim tırnaklarımda ...
bazen siyahı...
ama en çok kırmızı durdu ellerimde ...
bazen...
cinsine tükürdüğüm
cinsine çeker dedim ...
sustum ...
bazen...

...RÜYA...

kalemimin dilini kerpetenle kopardığım gece
Evimin duvarları ki dörtten büyük
Ve dört yanım dumanaltı
İçime çekmişim kaybolmuş bir aşkın tüten nefesini
Zaman kendini sabitliyor
Ve sen işte tamda bu anda bana
Düş ol ...
Ben sana düşüp kalkayım derken
Kıblem tersyüz ...
Sen bana rüzgar ol ...
Ben sana sararayım mevsim boyu
Adem aç elmesızlıktan ...
Sen bana
kavuşması imkansız geceler boyu
şişelerde hapsedilmiş duman ...
Ben cimri yalnızlığının arkasında
duvar gibi yıkılmaz bir nefesle
adını verip kaybolan ...
Sen bana esir ol bu gece
binlerce parçaya ayırıp gözlerini
hepsinde vurulup öleyim ...
Ben esrar olup
esrarengiz cinayetler işleteyim ...
Ve sonra uyanalım ...
Sen git(me)miş ol...
Ben kerpetende ki kanı temizleyeyim ...

...ISLAK...

Islak...Yüzümü her çevirdiğimde...
Islak...Arkanı her döndüğünde...
Öylece...ıpıslak...
Yağmurunla yağmurum karşılaştı
bu gece...
karıştı sonra
Ve rüzgar
yeni bir fırtınaya doğurdu kendini
Ben duydum
bin yaprak bir ağaçta
ağıt yakarken...
Yer gök toprak kokusu ...
Ve...
Islak...Yüzün...
Arkamı her döndüğümde...
Ve...
Islak...Yüzüm...
Yüzünü her çevirdiğinde...

...1...

Kasıklarımda bir erken doğum
Zamansız bir yeni hayat telaşesi
Kendimi tanımadığım çocuklarımdan
Koruyorum...

...ORTADA SIÇAN...

Tanışmaya vesile, açık unutulmuş hayatlar
içeri sızmış anlamından bihaber nezaket.
Oysa nasıl da güzeldi şarkılardaki yalnızlar
bu aşk değildi, adı olsa olsa felaket.
Her hevesin kursağında kalmış gibi
yarım bir aşktan acılıydı duruşun
Ve kelimesi kelimesine
ben çok güzel severim bilir misin? derdin
ki
sen nasıl güzel severdin ben hiç bilmedim
demek ki ya ben hiç güzel görmedim
ya da hiç sevmedim.
Şimdi kaydırıp dilimi sokak ağzına
Vurur da yerlere seni deler geçerim
Zehrin zemberek olur kelimelerime
Ben bu kez şiirimi kirletirim.
son arzumun gel'men olduğunda anlayamadım
tüm git'lerini yüzüne tükürmekmiş niyetim.
Sen aşkla paklayamadın yüzünü sanırım
bir aşık olmadın
yüzün yok
sadece kabasını aldın.
Sen iyisi mi saf tut, inanmadan Tanrıya
Kadınlar da uğurlamalı erkeğini
Tüm saflar senin, saf dışı kaldın sanma.
Zaten okulun en iyisiydin yakartopta
Tüm canları sen alırdın
Bense hep uluorta sıçan'dım.
Kefenlik kumaşın bile iki yüzü varken
bir ölümlüden daha fazlasını beklemek aptallıktı...

Ki...üstelik...sen...

Aramızda bir kapı
Gidenleri
Kalanlardan
Ayıran...
-Artık ...Diyor
Tek sigarayı paylaşmak yok
Herkes kendi sigarasını içecek
Aynı şişeye değmeyecek
Dudaklar
Bir koltukta kapanmayacak
İntihar teşebbüsüne açılan gözler...
Değmeyin !!!
Diyor bir ses apaçık
Birbirinize...
Araya sokup cosmopolit bir şehir anahtarını
Ki...üstelik...sen...